Develi’nin hikayesi belgesele konu oldu ve “Arif Olmak” belgeseli.....
Hikayesi 1912 yılında Gaziantep’teki 30 metrekarelik bir dükkânda başlayan, ardından Samatya’daki şubesiyle İstanbullularla da buluşan Develi restoran, bugün 16 şubesi, yaklaşık bin çalışanı, yerli-yabancı müdavimleri ve çok sevilen lezzetleriyle bir dünya markası. 2 yaşında babasını kaybeden Gaziantepli Arif Develi’nin, henüz 6 yaşındayken çalışmaya başladığı bu ünlü restoranın dünden bugüne hikayesi, GAİN izleyicisiyle buluşan “Arif Olmak” belgeselinde…
Geçtiğimiz ekim ayında kaybettiğimiz Arif Develi, gastronomi tarihine ışık tutan bu önemli yapımda kebap yapmayı öğrenme sürecini, işini büyütme vizyonunu ve fıstıklı kebap gibi özgün lezzetlerle gastronomi dünyasına getirdiği yenilikleri anlatıyor. Develi restoranın küçücük bir dükkândan uluslararası başarılara uzanan öyküsünün çalışanlar ait röportajlarla zenginleştirildiği belgeselde Arif Develi’nin müşteri ilişkilerinde izlediği yol ve oluşturduğu sadık müdavim kitlesinin hikayeleri de yer alıyor.
Arşiv niteliğinde bir yapım
Gaziantep mutfağının önemli temsilcilerinden İmam Çağdaş’ın sahibi Burhan Çağdaş, Develi’yi “Beyaz örtülü masalarda servis yapılan ilk lüks kebapçı” olarak tanımlıyor. Müzisyen Kenan Doğulu ise çocukken ailesiyle birlikte hemen her pazar Samatya şubesine gittiklerini aktarıp “Orada geçirdiğimiz zamanlar, annemin neşesi… Bazen restoran kapandığı zaman devam ederdik. Babam çalmaya söylemeye başlardı; neşelenirdik, eğlenirdik, şarkılar türküler söylerdik. Ettiğimiz sohbetler, yediğimiz yemekler benim için anılarımın en güzel taraflarında kaldı” diyor. Ünlü mücevher tasarımcısı Sevan Bıçakçı ise esnaflığı Arif Develi’den öğrendiklerini anlatıp “Develi bir okuldu ve Arif Develi de başöğretmendi” diye ekliyor.
Nuri Develi’nin babası Arif Develi’ye duyduğu minnettarlığın bir nişanesi olarak hayata geçirdiği, yönetmenliğini Mesut Gengeç’in üstlendiği, Okan Bayülgen’in seslendirdiği “Arif Olmak” belgeseli, gastronomi meraklıları için unutulmaz bir seyir deneyimi sunuyor. Arşiv niteliğindeki bu önemli yapım Develi’nin hikâyesi aracılığıyla yalnızca bir markanın değil, aynı zamanda Anadolu’nun köklü lezzet mirasının da altını çiziyor.